HER EKSİK DİŞ KALP KRİZİ RİSKİNİ ARTIRIYOR!

Aman Dikkat! Uzmanlar uyarıyor: "Diş kaybı sadece estetik değil, ölümcül sonuçlar doğurabilir"

HER EKSİK DİŞ KALP KRİZİ RİSKİNİ ARTIRIYOR!

Ağız ve diş sağlığının kalp krizi riskini doğrudan etkilediği bilimsel olarak kanıtlandı. Uzman Diş Hekimi, Ağız Diş ve Çene Cerrahisi Profesörü Dr. Birkan Taha Özkan, diş kayıplarının sadece estetik değil, aynı zamanda hayati riskler taşıyan sistemik sonuçlara yol açtığını açıkladı. Diş eksikliğiyle başlayan bu zincirleme reaksiyonun, kalp-damar sistemini etkileyerek kalp yetmezliğine kadar gidebildiğini vurgulayan Özkan, özellikle genç bireylerin de bu riske açık olduğunu belirtti.

"Kalp Krizi Riskiniz, Ağzınızdaki Eksik Dişlerle Başlar"

Prof. Dr. Özkan'a göre ağız, vücudun giriş kapısıdır ve bu kapıdaki bozulmalar zincirleme şekilde tüm sistemi etkilemektedir. Diş kayıplarının, yalnızca çiğneme fonksiyonu ya da estetik açıdan değil, aynı zamanda çene kemiği, komşu dişler, sindirim sistemi ve en önemlisi kalp üzerinde ciddi etkiler yarattığını belirten Özkan şunları kaydetti:

"Bir diş eksildiğinde onunla birlikte çalışan dişeti, komşu dişler, çene kemiği de işlevini yitiriyor. Bu bozulma ağız içinde kronik bir iltihap ortamına yol açıyor. Bakteriler kana karışıyor. Bu da kalp kasını, damarları ve bağışıklık sistemini zorlayan ciddi bir yük yaratıyor. Kalp, bu sistemik strese dayanmakta zorlanıyor. Sonuç: Kalp yetmezliği."

Güney Kore'den Gelen Bilimsel Araştırma Gerçeği Ortaya Koydu

Özkan’ın dikkat çektiği araştırmalar arasında en önemlisi, yakın zamanda Güney Kore’de gerçekleştirilen geniş kapsamlı bir çalışmadır. Bu çalışmada, eksik diş sayısının artmasıyla birlikte kalp krizi, kalp yetmezliği ve felç gibi hayati risklerin anlamlı oranda arttığı kanıtlanmıştır.

Araştırmaya göre;

  • Her kaybedilen diş, %1 oranında kalp krizi (MI) riskini,

  • %1.5 oranında kalp yetmezliği (HF) riskini,

  • %1.5 oranında felç riskini,

  • %2 oranında erken ölüm riskini artırmaktadır.

Özellikle 1 ila 4 diş arasındaki eksiklikte bile bu oranlar anlamlı ölçüde artarken, 5 ve üzeri diş kaybı tehlikenin katlanmasına neden oluyor. Bu oranların istatistik değil, gerçek olduğunun altını çizen Özkan, "Ağızda başlayan sessiz bir yıkım, yıllar içinde kalbe ulaşıyor" ifadelerini kullandı.

Genç Bireyler de Risk Altında!

Toplumda sıkça yapılan bir hata, bu tür sistemik rahatsızlıkların sadece yaşlılarda görüldüğünü sanmak. Ancak Prof. Dr. Özkan’a göre durum çok farklı. Sigara kullanan, diyabet hastası olan, stresli yaşam tarzına sahip olan gençlerde, diş eksikliği çok daha hızlı şekilde sistemik yıkıma yol açabiliyor:

"Genç yaşta başlayan diş kayıpları, kalp-damar sağlığı üzerinde ilerleyen yaşlarda kalıcı hasarlara neden olabilir. Diş eti hastalıklarıyla başlayan süreç, bakterilerin dolaşım sistemine karışmasıyla devam eder ve damar iç yüzeyini tahrip ederek damar sertliğini tetikler. Bu da hipertansiyon ve kalp krizi riskini artırır."

Diş Kaybı Kalbi Nasıl Çökertiyor?

Prof. Dr. Özkan, bu süreçteki mekanizmayı şöyle açıklıyor:

  • Eksik diş nedeniyle çiğneme dengesizleşir.

  • Eksik bölgede çene kemiği zamanla erir, dişeti çekilir.

  • Bu bölgede bakteriyel iltihap gelişir ve sistemik dolaşıma yayılır.

  • Bağışıklık sistemi bu kronik iltihap yüküne karşı sürekli çalışmak zorunda kalır.

  • Bu sürekli inflamasyon, kalp kasının yapısını ve işlevini bozar.

  • Damarların iç yüzeyinde çatlaklar oluşur, bu da ateroskleroz (damar sertliği) ve kalp yetmezliğine zemin hazırlar.

  • Sonuçta kalp, iltihapla savaşırken yıpranır ve fonksiyon kaybına uğrar.

Peki Çözüm Ne? "Dişi Çekmeden Yaşatmak Artık Bir Hayat Meselesi"

Diş hekimi Prof. Dr. Özkan’a göre, çözüm diş eksikliğini önlemek ve mevcut dişleri mümkün olan her durumda çekmeden tedavi etmekten geçiyor:

"Bugün bir diş kaybını yalnızca implantla telafi etmek yeterli değil. Çünkü doğal dişin yerine hiçbir yapay materyal aynı uyumu sağlayamaz. Bu yüzden önce korumalı, sonra gerekirse kurtarmalıyız. Minividalı dolgu, kanal tedavisi yenileme, apikal rezeksiyon, reimplantasyon ve diş nakli gibi tekniklerle çekilmesi gereken diş bile kurtarılabilir. Çünkü her doğal dişin sistemik dengede bir karşılığı var."

Lazerle Dikişsiz İmplant: Kalp Hastaları İçin Altın Çözüm

Diş çekimi sonrası implant uygulaması planlanan bireylerde zamanlama hayati önem taşıyor. Çene kemiği ilk 45 gün içinde hızla erimeye başlar. Bu da implant uygulama zeminini ortadan kaldırır. Ancak Özkan’a göre lazerle yapılan dikişsiz implant teknikleri, bu süreci hızlandırarak kalp dostu bir yaklaşım sunuyor:

"Lazerle yapılan dikişsiz implant, enfeksiyon riskini azaltır, doku iyileşmesini hızlandırır. Kalp hastalarında bu durum yaşamsal önemdedir. Kalbiniz için dişlerinizi önemseyin."

"Her Eksik Diş Kalbe Ek Bir Yük Demektir"

Özkan, toplumda hâlâ “bir diş eksik olursa ne olacak ki” gibi yanlış bir algı olduğuna dikkat çekerek şu çarpıcı uyarıyı yaptı:

"Her sabah aynaya baktığınızda eksik bir diş görüyorsanız, bilin ki eksilen sadece estetik değildir. Eksilen; sağlıktır, yaşam kalitesidir, belki de ömürdür. Diş eti kanamaları, iltihaplar, ağız kokusu gibi problemleri ihmal etmeyin. Çünkü bu belirtiler aslında kalbinizden gelen bir yardım çağrısı olabilir."

İşte Hayat Kurtaran 6 Öneri

  1. Dişi çekmeden kurtarın: Çekmek kolay, yaşatmak sanattır.

  2. Dişeti kanamasını ciddiye alın: Bu, kalbinizden gelen uyarı olabilir.

  3. İltihap kaynaklarını kontrol altına alın: Çünkü onlar kalbinize uzanır.

  4. Erken müdahale edin: Zaman geçtikçe çene kemiği kaybı artar.

  5. Doğal dişin değerini bilin: En iyi implant bile doğal dişin yerini tutmaz.

  6. Ağız sağlığını kalp sağlığıyla birlikte düşünün.

Diş eksikliği sadece bir boşluk değil; kalbinize giden tehlikeli bir yoldur. Her eksik diş, sistemik bir yıkımın parçasıdır. Bu yüzden artık dişleri değil, hayatları kurtarmak için çalışmalıyız.

UHA Haber Merkezi - REMZİ YILDIRIM

EKONOMİ